Turkiye Milli Takimi taa buralara gelmis de onlari desteklemeye gitmemek olmazdi. Okula hediye edilen bir Portekiz-Turkiye mac biletini ele gecirerek maci cenevre'de seyrettim.
Maci bizim kapali dedigimiz tribunde Portekizliler arasinda tek Turk olarak seyretmeye basladim. Cunku kale arkasi tribunler taraftarlara ayrilmisti ancak saha yani tribunler karisik olmasi gerekiyordu. 5000 portekizli arasinda pastanin uzerindeki sus cicegi gibiydim acikcasi. 20.dakika da kabusum gercek oldu ve Portekiz'li Pepe golunu atinca tabii ki ben yikildim, stattaki 25000 portekizliyle birlikte cevremdeki herkes de ayaga zipladi. Sonra muthis bir sey oldu, hakem golu ofsayt gerekcesiyle iptal edince, 5000 kisilik yan tribunde ayakta tek eli havada zafer hareketi yapip kendinden gecen bir tek ben vardim. tabii ki etrafimdaki negatif havayi hissederek yerime yavasca oturdum, sevincimi abartmadan. En sonunda yenildik, iyi de oynamadik.
Sonra Isvicre macina sira geldi, bu maca biletim yoktu, ben de Anzac'li arkadasim Matt ve Phil ile maci Great Escape denilen yerde izlemeye gittik. Orada da tek Turk bendim, ve acikcasi Matt'in korumasina guveniyordum. Matt, great Escape'deki 1000 Isvicre'liyi tahrik edecek sekilde, "Go Turkey, Go Turkey, Go Ugly (Servet'i kastediyor), "bagirirken ben kirmizi beyaz Turkiye t-shirt'umle Isvicre'lilerin kirmizi beyazindan ayriliyordum. Tabii ki son dakika goluyle 1000 kisinin suspus olup bizim 2,5 kisi bagirip cagirmamiz, ve hatta Great Escape sahibinin " on the house" diye bana ismarladigi kolami icebilmem, ve oradan sagsalim cikabilmis olmamiz, Isvicre'lilerin ne denli medeni insanlar oldugunu kabul etmeme yol aciyordu. Yine de ikinci kolami istegimde beni neredeyse reddedecek olan barmen'i de anlamiyor degilim.
Turnuavdaki maclarimiz harika bir hoscakal hediyesiydi bana.