Saturday, 5 July 2008

Turkiye


Turkiye Milli Takimi taa buralara gelmis de onlari desteklemeye gitmemek olmazdi. Okula hediye edilen bir Portekiz-Turkiye mac biletini ele gecirerek maci cenevre'de seyrettim.

Maci bizim kapali dedigimiz tribunde Portekizliler arasinda tek Turk olarak seyretmeye basladim. Cunku kale arkasi tribunler taraftarlara ayrilmisti ancak saha yani tribunler karisik olmasi gerekiyordu. 5000 portekizli arasinda pastanin uzerindeki sus cicegi gibiydim acikcasi. 20.dakika da kabusum gercek oldu ve Portekiz'li Pepe golunu atinca tabii ki ben yikildim, stattaki 25000 portekizliyle birlikte cevremdeki herkes de ayaga zipladi. Sonra muthis bir sey oldu, hakem golu ofsayt gerekcesiyle iptal edince, 5000 kisilik yan tribunde ayakta tek eli havada zafer hareketi yapip kendinden gecen bir tek ben vardim. tabii ki etrafimdaki negatif havayi hissederek yerime yavasca oturdum, sevincimi abartmadan. En sonunda yenildik, iyi de oynamadik.

Sonra Isvicre macina sira geldi, bu maca biletim yoktu, ben de Anzac'li arkadasim Matt ve Phil ile maci Great Escape denilen yerde izlemeye gittik. Orada da tek Turk bendim, ve acikcasi Matt'in korumasina guveniyordum. Matt, great Escape'deki 1000 Isvicre'liyi tahrik edecek sekilde, "Go Turkey, Go Turkey, Go Ugly (Servet'i kastediyor), "bagirirken ben kirmizi beyaz Turkiye t-shirt'umle Isvicre'lilerin kirmizi beyazindan ayriliyordum. Tabii ki son dakika goluyle 1000 kisinin suspus olup bizim 2,5 kisi bagirip cagirmamiz, ve hatta Great Escape sahibinin " on the house" diye bana ismarladigi kolami icebilmem, ve oradan sagsalim cikabilmis olmamiz, Isvicre'lilerin ne denli medeni insanlar oldugunu kabul etmeme yol aciyordu. Yine de ikinci kolami istegimde beni neredeyse reddedecek olan barmen'i de anlamiyor degilim.

Turnuavdaki maclarimiz harika bir hoscakal hediyesiydi bana.

Saturday, 24 May 2008

Avrupa Kulturu

Fransa, Ingiltere, Macaristan, Makedonya, Italya, Slovakya, Avusturya, Cek Cumhuriyeti, Ispanya, Isvicre, Arnavutluk, ve Almanya gezilerimden fotograflar.

Tuesday, 15 April 2008

Paralar

Farkindayim, blog aliskanligimin bittigini dusundurdum sizlere. Ancak yazacak guzel bir sey olunca yazmadigim oldu da, ilginc bir sey olmayinca yazmaya deger bir sey bulamayinca yazmanin bir manasi yok gibi geldi. Kisaca gecen 8 ay boyunca Isvicre'de beni heyecanlandiracak bir seyler olmadi malesef. Olmasi gerektiginde de melankolim buna pek izin vermedi. Ta ki ogrencimin biriyle basimdan gecen kisa konusmaya kadar. Beni muthis etkileyen olay, dolar'daki son dususlerle ilgili. Isvicre'li bu ogrencimi frangin dolari gecmesi benim gecen aylarda TL'nin frangi gecmesine sevindigim kadar heyecanlandirdi. Tabii ki ekonomi bilimi acisindan bu oynamalarin pek bir onemi yok, yine de istikrar bakimindan Isvicre frangini sollayabilecek bir baska para yok su anda dunyada. Ancak herseye ragmen hissiyat bazinda ben gecen aylarda nasil Turk Lirasi'na karsi guvenim artmissa, bu 11 yasindaki ogrencimin de milliyetci duygulari tavan yapmis olmaliydi, ve bunu en iyi ben anlamaliydim. Ancak 11 yasindaki bir cocugun doalr-frank paritesinden haberdar olmasi bir yana, bunu bir gurur kaynagi olarak gormesine gipta etmenin otesinde ulkemin gencliginin durumuna uzulmekten ote elimden bir sey gelmiyor.

Yilbasi boyunca Turkiye'deki 4 gunun ardindan Serkan'la yaptigimiz Italya-Ispanya yol gezisi (inter-rail) ve sonrasinda Easter tatilinde okuldan bir ogretmen arkadasla gezdigimiz Cek, Slovakya, Avusturya, Macaristan gezisi kayda deger gelismelerdi.

Tabii ki okuldan istifam. Su an TAMU'dan kabul almis durumdayim, ancak burs konusu hala buyuk bir soru isareti. Alternatiflerim TR'ye donup askerlik yapmak, yeni bir is aramak. Kisaca stand-by modundayim, rahatsiz edici durum bunun ne kadar surecegini bilememem.

Sevgiler,

Sencer